Sevgiyle, saygıyla ve kahveyle kal.

  • E-posta
  • Spotify
  • TikTok
  • Instagram
  • Substack

Üye ol veya Giriş Yap

Katman.

Katman.

  • Anasayfa
  • Arşiv
  • Manifesto
  • Künye
  • Hakkımızda

1 Eylül 2025

Yazan: Daren Köse

Ilık Bir Sonbahar Akşamı

Sokakta amaçsızca yürüyorum, bana miyavlayan kediye selam veriyorum. Sonbaharın güzelliğiyle süslenmiş yaprak yığınına atladığında gözlerimi kırpıştırıyorum ve hafızama fotoğrafını
kaydetmiş oluyorum böylece. Kaldırımda yürürken ezdiğim sararmış yaprakları sayıyorum, daha iyi bir uğraşım yok çünkü. Rüzgar içime işliyor, belki içimdeki boşluğu o doldurabilir gibi geliyor. Ayağımın altında ezilen yaprakların sesiyle gülümsüyorum, günün yirminci yaprağı bu.

Ezdiğim bu yaprakların parçaları doldurur mu boş ruhumu? Bu da doldurmazsa ne dolduracak içimdeki boşluğu? Derince nefes alıyorum ve düşüncelerimde kaybolmamak için yolun karşısına geçiyorum. Bu güzel havada sıcak bir kahve içimi ısıtır, biliyorum. Kafeye giriyorum. Mekanın düzenli bir müşterisiyim.

Kendimde kaybolduğum zaman yollarda da kaybolmamak için buraya sığınırım hep. Arada sohbet ettiğimiz baristayı görmemle ona gülümsüyor, selam veriyorum. Sonbaharın gelişine özel yeni kahve çıkarmışlar, onu öneriyor. Zaten hiç karar veremem. Daha ben kimim, hayatımla ne yapıyorum, onu bile bilmiyorum; kahvemi nasıl seçeyim?

Yaprakları dökülmüş, çıplak kalmış ağaçlar, sonbaharın renk paletiyle giyinik aslında. Esen o tatlı rüzgar, kulağımda çalan Radiohead, uzun ve renk renk giyilmiş paltolar, her şeyiyle çok güzel sonbahar. Bardağın tezgaha değme sesiyle kendime geliyor, teşekkürümü edip her zaman boş olmasını kolladığım cam kenarında, köşedeki favori
masama ilerliyorum. Bugün boş yerim, oysa ki günlerden cumartesi. Kendimi şanslı sayıyorum, hemen yerleşiyorum köşeme. Postacı çantamı omzumdan çıkarıp sandalyeme asıyorum. Ceketimin cebinden sigaramla çakmağımı çıkarıp bir sigara yakıyorum.

İnsanları seyre dalıyorum kulaklığım sayesinde. Dış dünyayla olan bağlantım kopuk, sadece ben varım. Hayat durmuş da tek devam eden benmişim gibi. Gökyüzündeki kara bulutlara
takılıyor gözüm; belki de yağmur yağar, toprak kokar her yer. Umarım yağar, diye düşünüyorum. Sigaramı içime çekiyor, ciğerime dolan nikotinle rahatlıyorum. Hayata bağlı olamadığım gibi sigaraya da bağımlı değilim ama sonbahara yakıştırdığımdan olsa gerek, yaz mevsimine göre daha çok içiyorum. Yağmur yağsa, içime dolsa, benden taşsa keşke. Kahvemden bir yudum daha alıyorum. Bir kadın şapkası uçmasın diye tutarak koşuyor, nereye yetişiyor acaba?

Belki o da benim gibi hayata geç kaldı, son treni yakalama umuduyla koşuyordur. Ben düşünürken sigaram bitmiş, kahvem soğumuş, ben yine kaybolmuşum bu algısız zamanda. Tüm keyfimin kaçmasına sebep oluyor bu durum, homurdanacakken gökyüzünden düşen yağmur tanelerini fark ediyorum. Yağmur başlamış. Çantamı hemen omzumdan geçiriyorum belki çok şeye geç kaldım ama buna kalmayacağım. Yağmurla beraber dolacağım, en azından yağan yağmura yetişeceğim.

Koşar adımlarla kafeden çıkıyorum. Sokak lambasının sarı ışığı suratıma vururken kollarımı açıyor, yağmuru kucaklıyorum. Sonbahar insana ikinci şans sunuyor. Geç kalmışlıklara yetiştiren son tren sonbahar. Yağmura yetiştim, ıslanıyorum. Havayı esir alan toprak kokusunu ciğerlerime çekiyorum. Kendimi tutamıyorum, kahkaha atıyorum. Teşekkür ederim sonbahar, sanırım hayata yetişeceğim.

Katman.

Sevgiyle, saygıyla ve kahveyle kal.